“Zamanın Sessizliği”

“Zamanın Sessizliği”


I. Bölüm – Gölgelerle Başlayan Yolculuk

Aristios adında bir saat ustası vardı. Dışarıdan bakıldığında sıradan bir adamdı; küçük bir dükkânda eski saatleri onarır, gelen müşterilere sessizce gülümserdi. Fakat Aristios’un dükkânındaki saatler sadece zamanı değil, anlamı da ölçerdi.

Her bir saatin içinde farklı bir “zaman fikri” saklıydı. Kimisi geçmişe saplanmış bir insanın pişmanlıklarını, kimisi geleceği takıntı hâline getirenlerin kaygılarını fısıldardı. Aristios, bu saatleri yalnızca zamanı değil, insanın içsel yolculuğunu ölçmek için tasarlamıştı.

Bir gün, genç bir kadın içeri girdi. Adı Elira’ydı. Elira gözlerinde sonsuz bir arayış taşıyordu. “Zamanımı kaybettim,” dedi fısıltıyla. “Bulmam mümkün mü?”

Aristios, başını kaldırmadan cevap verdi:
“Zamanı kimse kaybetmez. Sadece yanlış yerlerde arar.”

Elira, dükkândaki eski, karmaşık saatlere baktı. “Peki doğru yer neresi?”

Aristios, ona küçük, altın işlemeli bir cep saati uzattı. “Bu saat zamanı ölçmez. Sana zamanı sorgulatır. Ama dikkat et… Her sorunun bir bedeli vardır.”


II. Bölüm – İçsel Saatin Çalıştığı Yer

Elira saati aldı. O andan itibaren her gece rüyalarında farklı bir “an” yaşadı. Her rüyada, farklı bir yaşta, farklı bir seçimde bulunuyordu. Birinde çocukken terk ettiği piyanoyu seçiyor, diğerinde büyük aşkını terk etmeyip onunla kalıyordu. Her sabah farklı bir duyguyla uyanıyordu: bazen pişmanlık, bazen huzur, bazen şaşkınlık…

Bir gece rüyasında yaşlı bir adamla tanıştı. Adam ona şu soruyu sordu:

“Zaman mı seni seçti, yoksa sen mi zamanı?”

Elira bu sorunun cevabını veremedi. Gittikçe daha derin bir labirente giriyor gibiydi. Her seçim başka bir hayat, her hayat başka bir pişmanlık ya da sevinç doğuruyordu. Fakat en çok sarsıldığı an şuydu:

Bir rüyasında kendisini hiç seçim yapmamış hâlde gördü. Her şey başkalarının kararlarına göre şekillenmişti. İşte o an anladı: asıl zaman, insanın kendi iradesini kullanma cesaretinde gizliydi.


III. Bölüm – Aristios’un Sırrı

Elira, haftalar sonra tekrar Aristios’un dükkânına döndü. Gözleri değişmişti. “Bu saat… beni ben olmaya zorladı,” dedi. “Ama bir şeyi merak ediyorum. Siz bu saatleri neden yapıyorsunuz?”

Aristios, yavaşça konuştu:
“Çünkü insanlar zamanı anladığında, aslında hayatı da anlar. Ve hayat, sadece yaşanarak değil, düşünülerek de tamamlanır.”

Elira gülümsedi. “Zamanı bulmadım belki ama… onun içinde kaybolmaktan korkmamayı öğrendim.”

Tam çıkarken Aristios son kez seslendi:

“Zaman akmaz, bekler. İnsanlar akmayı seçtikleri için onun geçtiğini sanırlar.”


IV. Bölüm – Sonsuzluğun Kısa Hikayesi

Elira, saati bir müzeye bağışladı. Yanına küçük bir not iliştirdi:

“Bu saat zamanı değil, seni ölçer. Bakarken geçip giden dakikalara değil, içindeki sessizliğe kulak ver. Belki orada zamanın gerçek yüzünü görürsün.”

Yıllar geçti. Saat, müzede binlerce kişi tarafından incelendi. Fakat yalnızca birkaç kişi onun içindeki fısıltıyı duyabildi. Zira çoğu insan, zamanı öğrenmek istiyor ama kendini tanımaktan kaçınıyordu.



Bu içeriği paylaşın:

Leave a Comment

Comments

No comments yet. Why don’t you start the discussion?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir