Telefonu gün boyunca bir kez bile çalmamıştı.
Ne mesaj, ne arama, ne bildirim.
Tuhaf değildi aslında. Sessizlik bazen insana iyi gelirdi.
Ama bu… başka bir sessizlikti.
Uyumadan önce ekranına baktı.
Saat 23:59
Pil: %2
Bildirim: 0
Derin bir iç çekip telefonu kenara koydu. Gözlerini kapatmak üzereyken ekran birden parladı.
“Yeni bir bildirim: Dünya sustu.”
Korku değil, merak sardı içini. Ekrana tıkladı.
Bir uygulama açıldı — hiç indirmediği bir uygulama.
Simsiyah arka plan. Ortasında tek bir yazı:
“Son kalan sensin. Konuşacak kimse kalmadı.”
Kahkaha attı.
“Ne güzel mizah yapıyorlar artık,” dedi içinden.
Ama şehir sessizdi. Sokakta ne araba, ne korna.
Uçak yok. Köpek havlaması yok.
Rüzgar bile esmekten vazgeçmiş gibiydi.
Sonra ikinci bildirim geldi:
“Kendi sesinle tanışmaya hazır mısın?”
Ve bir anda telefonun hoparlöründen kendi sesi duyuldu:
“Merhaba… uzun zaman oldu değil mi?”
Aynı ses, ama başka biri gibi. Daha derin, daha emin.
Telefonun ekranı yavaşça karardı.
Ardından son bildirim:
“Artık dış dünya yok. Sıra iç dünyanda.”
Bu içeriği paylaşın: