İmzalı Kitap

İmzalı Kitap


Yağmurdan kaçarken girdiği o sahaf dükkânı, sokaktaki onlarcasından farksız görünüyordu. Rutubet kokusu, eski kitapların hafif sararmış dokusu, ıslak kabanıyla üzerine sinmişti bile. Rafları incelerken bir kitap dikkatini çekti: Kapağı neredeyse tamamen solmuş, adını ancak yakından okuyabiliyordu.

“Yarın Başlamadan”
Yazar: Murat E.

İçini rastgele açtı. İlk sayfada bir el yazısı not:
“Seninle tanışmak güzeldi. Unutma, her şey başladığında bitmişti aslında. — M.”

M harfi… kendi baş harfiydi. O an, boğazından aşağı garip bir his indi. Belki tesadüftü. Belki biri sahafa eski kitaplarını bırakmıştı. Ama yazının tarzı… tanıdık geliyordu.

Kitabı kasaya götürdü. Yaşlı sahaf gözlüklerinin üzerinden baktı:
“İmzalı kitap, ha? Herkes bir kere alır, sonra geri getirir. Sadece sen hariç.”

Şaşırdı. “Daha önce almadım bu kitabı.”
“Öyle mi?” dedi sahaf.
Sonra hafifçe gülümsedi:
“Belki de henüz okumadın.”

Eve geldi. Kitabı koltuğun köşesine bıraktı. Ama içinde tuhaf bir huzursuzluk vardı. Gece olunca, dayanamadı. Kitabı açtı, okumaya başladı.

İlk bölümler sıradandı: Bir adam, rüyalarında bilinmeyen bir yazarla konuşuyor. Her sabah, rüyasında yazdığı cümleleri hatırlıyor ve bir deftere geçiriyordu. Ancak defter, her gün kendi kendine sayfa değiştiriyordu.

Üçüncü bölümde başını kaldırdı. Kalbi hızlı atıyordu. Cümle tanıdıktı:
“Şu an bu satırları okuyorsan, artık yazmaya hazırsın.”

Aynı cümleyi bir zamanlar kendi defterine yazdığını hatırladı. Lise yıllarında. Rüyalarında konuştuğu o hayali yazar… O not defteri…

Hemen kitaplığını karıştırdı. Eski defteri buldu. Tozlu, ama duruyordu. Sayfaları çevirdi. Oradaydı:
“Şu an bu satırları okuyorsan, artık yazmaya hazırsın.”

Kitaptakiyle birebir aynıydı.
Tesadüf değildi bu. O kitabı daha önce yazmıştı.
Ama nasıl?

Hemen son sayfaya geçti.
Ve orada, büyük puntolu, sarsıcı bir cümle:
“Bu kitabı bulan, yazarı olur.”

Sayfanın altı boştu. Ve elinde kalem yoktu. Ama parmakları kendi kendine hareket etmeye başladı. Kitabın içine yeni bir bölüm yazıyordu. Bilinci açıktı ama kontrol onda değildi. Yazdığı şey, başkasına hitap ediyordu:

“Eğer bu satırları okuyorsan, artık bana yardım etmen gerek. Bu kitap bir döngü. Her okuyan, bir parça yazar. Ve her yazar, bir parça hatırlar.”

Yazı bittiğinde eli durdu. Kitap sanki kendi kendine kapandı.
Işıklar kısa bir süre titredi.
Ve sonra her şey normale döndü.

Ertesi sabah uyandığında kitap yoktu. Defteri de.
Ama telefonunda bir not uygulaması açılmıştı.
Ve orada, tanıdık bir cümle:

“Seninle tanışmak güzeldi. Unutma, her şey başladığında bitmişti aslında. — M.”


Bu içeriği paylaşın:

Leave a Comment

Comments

No comments yet. Why don’t you start the discussion?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir